25 Maddede Güney Amerika’nın Ruhu ”Kurtarıcı” Simon Bolivar

img ]

Bu listemiz “hak verilmez, alınır” sözünün belki de yaşamış en büyük isimlerinden biriyle ilgili; Simon Bolivar, nam-ı diğer El Libertador (Kurtarıcı). Simon Bolivar kimdir sorusuna cevap vermeye gayret edeceğiz.

Aristokrat, dolayısıyla da zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmesine rağmen, ezilenden, eşitlikten ve özgürlükten yana tavır koyan, bu tavrından dolayı da “çapulcu” (Tanıdık geldi mi?), “zorba” gibi nitelemelere maruz kalan, üstüne üstlük bir de kilise tarafından aforoz edilen bir adamı tanıtacağız size.

Sözü Bolivar’a bırakmadan önce son olarak diyelim ki, bu listeyi okuduktan sonra “Özgürlük Güney Amerika’nın fıtratında varmış” diyeceksiniz.

Sizlere, İspanyolları kovacağımız ve özgür bir idare kuracağımız konuma neyin ulaştırabileceğini söyleyeceğim: Bu kesinlikle birliktir. Fakat bu birlik ilahi tasarımlardan değil, duygusal etkiler ve iyi önderlik edilmiş çabalardan gelecektir. Güçlü olduğumuzda, bizi koruyacak liberal bir ulusun himayesinde, ihtişama ulaştıracak erdemleri ve yetenekleri ilerletmek mümkün olacak; sonra, Güney Amerika’nın yöneltileceği daha büyük başarılara doğru muhteşem yürüyüşü sürdüreceğiz.

Bolivar’ın hedeflediği birliği oluşturamayan Güney Amerika’nın, hangi bedelleri ödediğini ve oluşturamazsa da hangi bedelleri ödeyeceği öngörülerini başka bir listeye bıraktığımızı da belirtelim.

Bolivar 231 yaşında

Bolivar’ın gerçek ismi Simón José Antonio de la Santísima Trinidad Bolívar Palacios Ponte y Blanco’dur. Biz kasmayıp Bolivar demeye devam edelim. 24 Temmuz 1783’te (yani 231 yıl önce bugün) aristokrat bir ailenin çocuğu olarak Venezuela’da doğdu.

Madenlerden gelen servet ihtilallere

Küçük yaşta ailesini kaybetti. Ailesinden kalan mirasla eğitimine devam etti ve Madrid’de hukuk okudu. (Ailesinin serveti altın ve bakır madenlerinden geliyordu. Bolivar daha sonra bu serveti ihtilalleri finanse etmek için kullandı.)

Simon Rodriguez etkisi

Simon Rodriguez kimdir derseniz, Bolivar’ın özel hocaların elinde geçen eğitim hayatının en önemli kilometre taşıdır. Rodriguez’in eşitlikçi fikirleri ve eğitim yöntemi Bolivar üzerinde çok etkili oldu.

Maria Teresa ile kısa süren ilk evlilik

Bir süre Avrupa’da dolaştıktan sonra Maria Teresa ile evlendi ve Venezuela’ya döndü. Fakat eşi 1802’de sarı humma hastalığından dolayı öldü ve Bolivar Avrupa’ya tekrar döndü.

Humboldt etkisi, Napolyon hayranlığı

Bolivar bu süreçte Locke, Hobbes, d’Alembert, Buffon gibi düşünürlerden etkilendi. Bir yandan da İmparator Napolyon’a içten içe hayranlık besliyordu. Bolivar’ın sömürge karşıtı görüşlerinin yerleşmesinde Alman bilim adamı Humboldt’un büyük etkisi oldu. Bolivar 1806’da Venezuela’ya geri döndü.

İspanyollara karşı ilk mücadele

Gelelim Bolivar’ı tarihe geçiren, onu “El Libertador” yapan maddelere. 1810′da milliyetçi Francisco Miranda’nın yapmayı kararlaştırdığı ihtilale katıldı. Miranda’yı ihtilali yönetmesi konusunda ikna eden de yine Bolivar’dı. İhtilal başarısızlıkla sonuçlandı, Miranda İspanyollara teslim oldu ve Bolivar Cartagena’ya kaçmak zorunda kaldı. İhtilalin başarısızlıkla sonuçlanması Bolivar’ın umudunu ve cesaretini kırmadı.

Cartagena Manifestosu ve “El Libertador”

Bolivar, Cartagena’da 15 Aralık 1812 tarihinde Cartegana Bildirisi’ni yayımladı. Ardından küçük ordusuyla yaptığı altı savaşı kazandı ve 6 Ağustos 1813’te “El Libertador” olarak Caracas’ı ele geçirdi ve Venezuela İkinci Cumhuriyeti’ni ilan etti.

And Dağları’nın ardında Boyaca Zaferi

İspanyol kuvvetleri, İngiltere ve İrlanda’nın da desteğiyle Venezuela’ya saldırdı. Bolivar, And Dağları’nı aşarak 7 Ağustos 1819’da Boyaca’da İspanyol kuvvetlerini bozguna uğrattı.

Carabobo Savaşı

24 Haziran 1821’de Bolivar yönetimindeki özgürlük ordusuyla Miguel de la Torre yönetimindeki sömürge ordusu arasında yapıldı bu savaş. Britanya adalarından 600’den fazla gönüllü de bu savaşta Bolivar’ın yanında savaştı ve deyim yerindeyse destan yazdı. Teçhizat açısından zayıf olmalarına rağmen en stratejik tepeleri canları pahasına savundular ve savaşı özgürlük ordusu lehine sonuçlanmasını sağladılar.

Bağımsızlığa doğru: Maracaibo Gölü Savaşı

José Padilla Prudencio yönetimindeki özgürlük ordusu ile Ángel Laborde yönetimindeki sömürge ordusu arasında Venezuela’nın Maracaibo Gölü’nde 24 Temmuz 1823’te gerçekleşti. Carabobo Savaşı’yla birlikte bu savaş, Venezuela’nın özgürlüğü için bir dönüm noktası niteliğindedir. İspanya bu yenilgilerden sonra Venezuela’ya tekrar bir ordu göndermedi ve -biraz geç de olsa- Venezuela’nın bağımsızlığını kabul etmek zorunda kaldı.

Junin Savaşı

Bu savaş, 6 Ağustos 1824’te Simon Bolivar ve José de Sucre (Bolivar’ın yakın arkadaşı ve sağ kolu) yönetimindeki özgürlük ordusuyla José de Canterac yönetimindeki sömürge ordusu arasında yapıldı. Özgürlük ordusunun zaferiyle sonuçlanan bu savaşta Bolivar’ın ordusu 150, Canterac’ın ordusu 250 kayıp verdi. Orduyu yönetmesiyle ve verdiği emirlerle savaşın kahramanı Otto Philipp Braun (Felipe Braun) olmuştur.

Gran Colombia İspanyollardan kurtarılıyor: Ayacucho Savaşı

9 Aralık 1824’te José de Sucre komutasındaki Peru-Kolombiya ordusunun, İspanyol vali La Serna’yı kesin yenilgiye uğratarak Güney Amerika’daki İspanyol egemenliğine son darbeyi indirdiği savaştır. Tüm bu savaşlardan sonra o coğrafyada bulunan Kolombiya, Venezuela, Ekvador, Peru ve Bolivya (bkz. Büyük Kolombiya/Gran Colombia) İspanyol sömürgecilerden kurtarılmıştır. Ayrıca Peru ordusu da bu zaferi her yıldönümünde kutlamaktadır.

Asıl amaç: Güney Amerika Birliği

Bolivar her zaman büyük bir birlik olmayı hedeflemişti ve bu düşüncesini 1826’da Panama’da yapılan konferansta dile getirmişti. Böylece ortak bir ordu kurmayı, federe devletleri temsil eden bir meclis oluşturmayı, devletler arasında çıkabilecek olası sorunları hakem heyetiyle çözmeyi ve ortak bir karar mekanizması oluşturmayı hedefliyordu. Fakat bu düşüncesi istediği sonucu doğurmadı, konferansa katılanlar bu görüşe sıcak bakmadı. Katılan temsilcilerde bağımsızlık istekleri ön plandaydı.

Ve Paez ayaklanıyor

Bolivar’ın “büyük birlik” ideallerini benimsemeyen ve tüm savaşlarda Bolivar’la birlikte savaşmış olan Jose Antonio Paez Venezuela’da ayaklandı. Bu yüzden de, Bolivar’ın yokluğunda en yetkili kişi olan Santander’le arası açıldı Paez’in ve bir iç savaş başladı.

Ocana Kongresi ve suikast girişimi

1828 Nisan’ında toplanan bu kongrede seçilen delegelerin çoğunluğu Santander’in başını çektiği liberallerdi. Bolivar kongrede yeni ve daha muhafazakar bir anayasa hazırlığı beklerken liberaller bu amaç doğrultusundaki tüm girişimleri engelledi. Bolivar liberallerin bu engelleyici girişimlerine kendi başkanlık yetkilerini artırarak karşılık verdi. 25 Eylül 1828’de geceleyin başkanlık sarayına giren bir grup liberal Bolivar’ı öldürmek istedi. Kurtulmayı başaran Bolivar bu suikast girişiminden Santander’i sorumlu tuttu ve ülke dışına çıkardı.

Fikir ayrılıklarından iç savaşa giden yol

1829’da Peru, Ekvador’a saldırdı. Bunun üzerine Bolivar, dostu ve silah arkadaşı Sucre’nin yardımına gitti. Sucre, Peru ordusunu Tarqui’da yendi. Kısa bir süre sonra da Bolivar’ın generallerinden Jose Maria Cordova ayaklandı, bu ayaklanma da bastırıldı. Bolivar kurduğu birlikte meydana gelen ayaklanmalarla boğuşurken, uluslararası alanda da ona karşı muhalefet artıyordu. Fransa, İngiltere ve ABD Bolivar’dan gelen yardım isteklerini geri çevirdi. Liberaller, Bolivar’ın elinde topladığı yetkilerle bir diktatörlük kuracağı görüşündeydi. 1829 sonunda da Venezuela, Kolombiya Cumhuriyeti’nden ayrıldığını ilan etti.

Baskılara dayanamıyor

1830 Mayıs’ında Bolivar Avrupa’ya göç etmek için Bogota’yı terk etti. Avrupa yolunda en büyük yardımcısı ve en yakın arkadaşı Sucre’nin bir suikasta uğradığını ve öldürüldüğünü öğrendi.

Dönüş yolunda…

Sonrasında Bogota’da askeri bir ayaklanma oldu ve yönetimi ele geçiren grup Bolivar’a ülkeye dönmesi çağrısında bulundu. Avrupa’ya gitmekten vazgeçip yurduna dönmeye karar veren Bolivar, Bogota’ya dönüş yolu üzerinde Santa Marta’da bir İspanyol’un evinde 17 Aralık 1830’da tüberkülozdan öldü ve maalesef Güney Amerika’nın birlik olduğunu göremedi.

Öldü mü dedik! Pardon…

Yanlış yazmışız. Hayır ölmedi, böyle bir devrimci istese de ölemez. Adı pek çok ülkede, anıtta, parkta, kitapta yaşıyor, yaşatılıyor. Halihazırda iki ülke onun adıyla anılıyor zaten: Bolivya ve República Bolivariana de Venezuela (Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti). Bolivya’nın başkenti de Sucre bu arada. Tanıdık geldi mi?

Bonus 1: Inti Illimani – Simon Bolivar

Ayrıca Ernesto ile ilgili şu türküde de Bolivar’a da bir selam çakılır.

Bonus 2: Orquesta Sinfónica Simón Bolívar (Simon Bolivar Senfoni Orkestrası)

Bu orkestra İstanbul’a da gelmişti.

Bonus 3: Marquez’in gözünden El Libertador

El general en su laberinto (Labirentindeki General) adlı kitabında Marquez, Simon Bolivar’ın son zamanlarını anlatıyor.

Bonus 4: Libertador

2013 yılında Venezuela-İspanya ortak yapımı olarak çekilen filmin yönetmenliğini Alberto Arvelo yapıyor.

Bonus 5: Simon Bolivar

El Libertador ile ilgili 1969 yapımı film de izlenmeye değer.

Bonus 6: Bolivar Ankara’da

Çankaya’da bir Bolivar heykeli olduğunu biliyor muydunuz?